Geçmişten günümüze erkek ve kadın fark etmeden herkesin saçı 4 – 5 aylık belirli döngüler halinde tek tek dökülmekte ve sonrasında yeni saçlar çıkmaktadır. Fakat bazı negatif etkenlerden dolayı saçın normal döngüsü bozulmakta ve saç folikülü deforme olmaktadır. Bunun sonucunda da kalıcı dökülmeler ortaya çıkmaktadır. Bu gibi durumların ortaya çıkmasına neden olan belirli unsurlar vardır. Kısaca genetik sebepler, hormonal sebepler ve çevresel faktörler diyebiliriz. Tabi ki bu unsurlar kendi içinde de çeşitliliğe sahiptir. Unsurlardan bir veya birkaçı aynı anda etki gösterebilir. Bu etkiler sonucunda saçın öncelikle karakteristik yapısı bozulmaya başlar. Dolayısıyla saç olduğundan daha ince güçsüz görünür hatta saç uzama süresi bile değişir. Eğer bu etkiler ilk görülmeye başlandığı anda PRP, mezoterapi veya spesifik vitamin mineral takviyesine başlanırsa sorun erken tedavi ile çoğunlukla ortadan kalkacaktır. Fakat bu tedaviler uygulanmaz ise saç sıklığı belirli oranlarda azalmaya devam edecektir. Bazı durumlarda komple saç dökülmeleri gerçekleşirken bazı durumlarda bölgesel dökülmeler bazı durumlarda ise mevcut saçlar arasında kısmi seyrelmeler oluşturmaktadır. Kısmi seyrekleşmeler kişiyi tam olarak rahatsız etmese de çoğu zaman istedikleri saç şeklini veremezler dolayısıyla saçı istedikleri gibi kullanamadıkları için mutsuz olurlar. Bu tip duruma bir başka örnekte komple açıklığa sahipken bir saç ekimi yapılmış fakat saçları seyrek çıkmış kişilerdir. Her iki durumda da mevcut saçların arasına saç ekim işlemi gerçekleştirilerek total saç yoğunluğu arttırılmış olur.
Seyrek saçlara saç sıklaştırma işlemi yapılırken dikkat edilmesi gereken birkaç durum vardır. Bunlardan ilki mevcut olan saçlara zarar vermeden bu işlemi gerçekleştirmek olmalıdır. Burada ki püf nokta mevcutta olan saçların iyi incelenmesi ve saçlar arasında ki ekim yapılacak boşlukların dikkatli seçilmesi olmalıdır. Mevcutta bulunan iki saç teli arasında saç ekim yapılacak kadar boşluğa sahip ise ekim yapmak gerekir aksi durumda orijinal saç zarar görür ve dökülür. Ya da tam tersi durumda iki saç teli arasında ki boşluğa gereğinden az saç ekimi yapılması durumunda mevcut boşluk tam olarak kapanmayacaktır. Görüldüğü üzere her ne kadar basit bir işlem olsa da dikkat edilmesi gerekmektedir.
İkinci durumda aralarda ki boşluklara saç ekim işlemi yapılmasının yanında mevcut olan diğer incelmiş zayıflamış saçlara da destek tedavileri uygulanarak onlar korunmalıdır. Aksi durumda onlarda ileri ki zamanlarda dökülebilir ve tekrar saç ekim işlemi gerekebilir. Bu yüzden orijinal saçları korumak çok önemlidir.
Mevcut saçlara sıklaştırma yapılacak kişiler genellikle çok yüksek sayılarda saç folikülü transferine ihtiyaç duymazlar ve bu kişilerde iş ve sosyal çevresinden uzaklaşmadan yani saç ekim işlemi yaptığı belli olmasın isterler. Böyle durumlarda saçları ya bölgesel kesim ile ya da kesmeden saç ekim işlemleri yapılmaktadır. Tabi ki ihtiyaç olan bölgeye göre uygun saç ekim tekniği uygulanmalıdır.
Bu tip saç ekim yönteminde de gerek operasyon süreci gerekse operasyondan sonra ki gelişim süreci değişkenlik göstermez. Yine mevcut saçlar operasyon sonrası uzamaya devam eder. Fakat ekilen saçlar ilk 1 ay içerisinde dökülür. Yaklaşık 3 – 3,5 ay sonra yavaş yavaş çıkışlar başlar. 6 – 7 ay sonrasında ekilen saçların yaklaşık %60’lık kısmı çıkış gösterir. Ekilen saç foliküllerin hepsinden saç teli çıkışı 1 yılı bulmaktadır. Hatta bazı insanlarda biraz daha uzun olmaktadır. Tabi ki bu süreci hızlandıran metabolizma hızını destekleyen tedaviler uygulanabilmektedir. Sonuçta bu durum kişinin metabolizma hızına göre değişiklik göstermektedir.